NE VAR NE YOK

9.12.10

AMCA DUR YAPMA

Amca Dur Yapma!

Yakında onüç yaşında bir kız çocuğunun bir bebeği olacak.

On üç yaşında bir çocukana. Telli duvaklı gelin edilseydi şaşırmazdık ya onüç yaşında bir anayı bebeği ile kucakta. Adet der, töre der, böyle gelmiş, böyle gider der geçerdik. Alıştık, alışığız biz bu çocukanalara.
Anadolu’nun her köşesinde kucağında bebesiyle yüzü çocuk, yüreği yaşlanmış gelinler görmeyi yadırgamıyorum artık.
Küçücük yaşta evlendirilip ya akranı ya da kocaman adamların karılıklarını yapmaya giyindikleri gelinlikleri ile kendi cenazelerine gider gibidirler benim gözümde. Yüzlerindeki belli belirsiz gülümseme, bellerindeki kırmızı kuşak, bir gece öncesinden tene yapışmış el kınaları ile çok çaresizdirler. Üşüyen kuş gibi titrer yürekleri, yine de duymaz anaları...
Çalınsın davullar, çekilsin halaylar düğünümüz var.
Kırmızı kuşak sabaha görevini yapmamışsa, boy boy çarşaflar görülmemişse ilk gece damgalı, yine de kan akar...
Bir kurşun, bir bıçak, ölümcül bir tokata düşer kanı yere akıtmak görevi.
Bileği bükülmüşse erlerin, başka türlü karalar verilir ve intihar giysisi giydirilir namusunu koruyamamış geline.
Çocuğu zaten olmaz gencecik ölü çocuk kadınların....

Dur Yapma!
demez, diyemez.

Amca, Dur Yapma!
Biri 45, bir 55 yaşındaki koca adamlar onüç yaşındaki bir kızın yaşamını çaldılar. Doların yükseldiği, meşin yuvarlağın ağlara gittiği zamana denk geldi, okunmadan geçilecek. Zaten okunsa ne olacak.

Haber Acı

« 13 yaşındaki ilköğretim okulu öğrencisi S.K.’nın baş ağrısı şikayetiyle kaldırıldığı hastanede 28 haftalık hamile olduğu ortaya çıktı. S.K., tecavüze uğradığını ve bebeğin düşürülmesi için dövüldüğünü söyledi.       *

daha da acısı çok tanıdık, alışılmış, yadırganmıyor artık.

Cinselliğin vahşi boyutlarda yaşandığı, maddi ve manevi büyük tatminsizlikler içindeki toplumsal bir çöküş fotoğrafı tam karşımda. Gözleri siyah bantla kapatılmış, hunharca dövüldüğü için hastanede yatan küçük bir kız çocuğu, karnında üç ay sonra doğacak bir bebek; babası ancak DNA testi ile bulunacak. Gözü yaşlı bir ana ve dışarda hiç bir şey olmamışcasına gezen iki zalim adam. Bir an insan buraya hayvan adam, ayı gibi kelimeler döşemek istiyorum ama ne günahı var hayvanların. Onlar bu kadar zalim olmamışlardır.

Onüç yaşında bu hayatın ne kadar acımasız, ne kadar adaletsiz ve ne kadar zorlu olduğunu öğrendi. Eğer iyi olursa, yaşarsa, yaşamına kaldığı yerden devam ettiğinde bir de bebek eklenecek kaderine. Kendi bebekliği çok geride bile değilken, bir bebeğe nasıl analık edecek? Sonra o bebek büyüyecek, neler soracak?
Babam Kim? Babam nerede? Ben nasıl doğdum?

Beni neden sevmiyorsunuz.?
Sen benim canımı yaktıkları için geldin, der mi o zaman çocuk ana?
Bir doğum için ne acı bir başlangıç.
Ama gerçek.
Çıplak, tokat gibi sert ve dikene batmış bir bedenin acısı gibi yakıcı...

Belki birazdan gol olacak dünya kupası maçlarından birinde,
Belki dolar biraz daha düşecek,
Bir orman yangını, bir trafik kazası, bir iki politik söylem, üç beş çıplak bacak düşecek
gazete sayfalarına.
Kapkaç, cinayet, ölen bebekler alacak gündemi,
Sabah programlarında kavgalar, akşamları ağlamaklı dizilerle son bulacak günümüz.
Cam silecek, sigara yakacak, minübüse binecek, yemek yapacak bazılarımız,
Ben ise sessizce düşüncelere gömüleceğim.
Şimdi anlatma zamanıydı.
En çok da dertlerimiz çözer dilimizi, bazen de sonsuza kadar susmak gerekir.
Biraz nefes almak için.

Haydi silkelen dünya, en çok da sen memleket!
Arın ve temizlen. Tüm kötülüklerden.

Amcalar bana bir oyuncak bebek vereceklerini söylemişlerdi, gerçeğini değil...
Canın çok yanıyor değil mi küçük kız?

*Hürriyet Gazetesi internet baskısı 23.06.2006 tarihli Gündem sayfasından “Tecavüz Dramı” başlıklı haber
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4631998.asp?m=1&gid=69&srid=3047&oid=4

Aucun commentaire:

Enregistrer un commentaire