Karamelli Şekerli Tebrik Kartları
Sabah pencereden giren temiz havanın
peşinden gitmeliydi, biraz yürümeli sonra en yakın marketten sabah raflara
yerleştirilmiş sebze ve meyvelerden almalıydı. Kışa gözkırpan güneşte, sabah
ıssızı sokaktan geçip insan içine karışmanın zamanıydı.
Artık tanıdık
yüzler haline gelen market çalışanlarına kocaman gülümsemelerle giden
merhabalar sonrası bir sepet dolusu kış kokan yaz yüzlü meyvelerden almıştı.
Portakalların, limonların ve mandalinaların turuncu ve sarıları sabaha doğan
güneşin ilk ışıkları gibi yüzüne doluyordu. Marketin noel süsleri ve yeni yıl
hazırlıklı rafları arasında bir sepet güneşle dolaşırken tanıdık bir sesin
kendi adını seslendiğini işitti. Arkasına döndüğünde pamuk saçlı komşusunu
gördü. Yeni evlerine taşındığından beri bu market yolundaki tek selamlaştığı
insan pamuk teyze. Evlerinin bulunduğu siteden çıkınca soldaki eski evde oturan
ve ilk zamanlar baş selamlaşmaları ile merhaba dediği Colette. İlk başlarda
onun markete gidiş saatlerinde evinin önündeki posta kutusundan mektuplarını
alan beyaz saçlı yabancı, sonrasında yavaş yavaş sohbete koyulunan komşu kadın.
Biri
otuzlarında, diğeri altmışlarını devirmiş iki kadın, ellerinde sepetlerde güneş
gibi parlayan kış meyveleri beraberce noel süsleri arasından geçip kasaya
yürüyorlar. Artık ilerlemiş ayaküstü sohbetlerin keyfini paylaşmanın mutluluğu
ile ödemelerini yapıp beraber ayrılıyorlar marketten. Güneş bu sefer
enselerinde sıcak izler bırakırken dönüş yolları aynı. En çok da yaklaşan yeni
yıldan konuşuyorlar, yeni umutlarla dolu dolu. Ayrı yaşların apayrı umutları
ile…
Sonra Colette
bende bir kahve içelim diyor, artık merhabaları aşmış tanışıklıklarını kutlamak
adına. Genç kadın kararsız bu ani teklifin karşısında, zamanla yarışı yok ve
bir güler yüz buldu ya evet diyor sonra. Birlikte Colette’in evinin kapısının
önüne geliyorlar. Colette elindeki plastik torbaları yere bırakıp önce kapıyı
açıyor, sonra posta kutusunun içindekileri eline alıp konuğunu evine davet
ediyor. Küçük bir bahçeden geçip bilindik eski Provence evlerinden olan
Colette’in sığınağına giriyorlar beraberce. Ayaküstü konuşmalardan tanıdık
birşeyler var bu evde. Kızı ve oğlu Paris’te yaşıyor. Kızı müzmim bekar ve bir
klinikte çalışıyor. Mühendis oğlundan ve torunundan bahsederken kızının neden
evlenmediğini hatırlatıyor her seferinde. Bu yeni gençleri anlamak mümkün değil
derken yüzü sevimli bir kızgınlıkla doluveriyor. Eşini iki yıl önce kaybetmiş.
Özlemekten öte bir şeyler var içimde derken gözleri hep nemli…
Diğer kadının
anlattıkları ile hikayeler paylaşılıyor ocakta dumanı tüten kahvenin eşliğinde.
Yenilikleri kabullenmem biraz zor diyor sık sık ,zaten kahveyi de biraz
bilinmedik bir usulle yapıyor. Ocağın bir tarafında süt ısıtırken, diğer
tarafta aynı bizim usul kahve pişirir gibi ama bir farkla cezve değil orta boy
saplı bir tencerede kahve ve suyu kaynatıyor. Belki de bu yüzden kahve kokusu
evin içindeki diğer eskiyi hatırlatan kokularla beraber karışıp çarpıyor genç
kadının yüzüne.
Az önce posta
kutusundan aldığı zarfları açmaya başlıyor Colette, evine davet ettiği genç
kadının varlığını unutarak. Zaten genç kadın da mutfağın ortasındaki tahta
masayı çevreleyen büyük sandalyelerden birinde geçmişe dalmış.
Çam ağaçlı bir
kartı elinde tutarak ağlıyor ve şaşkın misafirinin farkına vardığında hemen
anlatmaya başlıyor. Huzurevinde kalan büyük teyzesinden gelen bir kartmış, daha
doğrusu onun oradaki hemşirelere yazdırdığı bir Noel kartı. Doksan yaşında
yeğeninden başka yakını olmayan bu tarih kadına daha annesinin öldüğünü bile
söyleyememiş. Bu yüzden teyzesi yıllar önce ölen kardeşine mektuplar kartlar
atar dururmuş. Tabiki annesinin yerine hepsine cevap yazan Colette miş.
-Neden
bilmiyorum anneme o kadar bağlı ki ona asla öldüğünü söyleyemedim, sadece
yürüyemediğini ve evden çıkamadığı için onu görmeye gelemediğini anlattım
yıllarca. Anneme hiç benzemeyen el yazılarımla yıllarca bu yalanı sürdürdüm, O
da büyük bir ihtimalle bütün bunları bilerek bu yalana ortak oldu ve ölmüş
kardeşine en içten mektuplarını yazdı, diye anlattı teyzesini.
Sonrada ondan
gelen, huzurevindeki bir hemşirenin kaleminden çıkmış kartı genç kadına
gösterdi. Belki bu son Noel’im olur diye biten kartta yaşamın tüm gözyaşları ve
sevinçleri yanyana duruyordu. Colette’in gözyaşları ile de öylesine ıslanmıştı
ki mutluluklar ve hüzünler gibi içiçe geçmiş mavi bir mürekkep lekesine dönüştü
yazılar. Colette misafirine kahvesini verip masadaki kavanozda duran karamelli
şekerlerden ikram ettikten sonra ağlamaktan kızaran suratını toparlayabilmek
için lavaboya gitti.
Genç kadın bir
mutfak dolusu kahve kokusu ve çam ağaçlı kartın ıslanmış yazıları ile kalakaldı
masabaşında, ağzında kavanozdan aldığı karamelli şekerle…
Sonra eski bir
öyküyü anımsadı kendi çocukluğundan kalan. Böylesi nice başkaları adına yazılan
tebrik kartındaki kendi yazılarını hatırladı. Ta ilkokul çağlarında
mahallerindeki yaşlı teyzelerin uzak akrabalarına bayram, yılbaşı kartı yazan
bir çocuk yüzü belirdi masada duran kartın üzerinde. Çocukluk hatıralarında
yüzü unutulmuş pamuk saçlı bir komşu teyze açtı kapıyı. Çocukluk mahallesindeki
iki katlı evinde yıllardır yapayalnız yaşayan tombul pembe yanaklı, pamuk saçlı
teyzenin akrabalarına yazdığı kartlar geldi bir bir gözünün önüne. İsmi bile
hatırlanamayan pamuk teyzenin kiracıları tarafından alınmış çiçek resimli
kartlara inci gibi yazıyla yazılmaya çalışılan sözcükler sıralandı kendine ait
olmayan…
Yıllar yıllar
önce aşkı uğruna kendi şehirlerine gelin gelmiş yalnız kadının bir daha kendi
şehrine gitmeyişinin hüzünlü öyküsü. İlk zamanlarda bu istenmeyen evlilik
yüzünden ailesi tarafından dışlanan kadın, iki saatlik komşu şehre bir daha hiç
gitmemişti. Eşi ölünceye kadarda herşeye tercih ettiği iki kişilik aşkını
doyasıya yaşamıştı. Hiç çocuğu yoktu. Eşinden kalan maaş ve evinin kirası ile
yaşar giderdi. Arada bir akrabaları olduğu söylenen insanlar ziyaretine
gelirdi. Ama her bayram boş olurdu evi, mahalle çocuklarının kapı çalmaları
dışında kapısını çalan olmazdı. Genç kadın, neredeyse yazı yazmayı
öğrendiğinden o mahalleyi terk edene kadar her bayram ve her yeni yıl öncesinde
bu pamuk saçlı komşunun tebrik kartlarını yazmıştı, çiçek desenli…
Bir önceki
bayramdan gelen cevap kartları ile sevinci çoğalan komşu teyze canlarım,
çocuklarım, yeğenlerim diye başlasın isterdi tüm kartları. Okumayı bozulan
gözlerinden başaramayan ve yazı yazmayı bilmeyen yaşlı kadın ne söylerse onu
yazardı küçük kız. Kadının akrabaları onun tanıdığı olur, cevap yazmamış
olanlara küserdi. Özene özene saatlerce tanımadığı insanlara kartlar yazardı,
sonrada beyaz zarflara adlarını yazıp pamuk saçlı teyzenin iyi dilekleri ile
postalardı onları kendi mektupları gibi. Arada bir uzun uzun mektup yazdığı da
olurdu ama en çok kart yazmayı severdi, en çok da gül resmi ile dolu çiçek
desenli kartları, bir de bayramın ilk günü elini öpmeye gittiği bu yalnız
kadının şeffaf ambalajlarındaki karamelli şekerlerini...
Colette yanına
geldiğinde masanın üstündeki çiçek desenli kartların hepsini topladı genç
kadın. Fincanına koyan ikinci kahveyi sütle karıştırdı ve çocukça gülümsemeyle
ağzındaki karamelli şekeri dişleri ile kıra kıra küçülttü, tıpkı çocukluğundaki
gibi…
SunA.K.
Grasse-14.12.2003
Aucun commentaire:
Enregistrer un commentaire