KADININ
ADI HALA YOK....
ÇOCUĞUN
ADI KADER
Kadın
çocuk, çocuk kadın...artık hiçbirinin önemi yok...
Ölü
kadın ya da ölü çocuk olması da önce içimizi acıtacak, sonra biraz gözyaşı
bırakacak, sonra isyan ettirecek, sonra yazılara, filmlere, romanlara konu
olacak...sonra tümü gibi unutulacak...onun bedeni toprağa karıştıkça biz hayata
karışacağız ve hayat bizi bir başka benzeri ile karşılaştırıncaya kadar
susacağız...
Kimimiz
önce topuklu ayakkabılarının çamurunu temizleyeck önce masasına oturup
bilgisayarı başında bir iç geçirecek bu habere...
Kimimiz
sabah kahvaltı hazırlıklarında televizyonda yüzüne çarpan görüntüsüne önce bir
hayıflanacak sonra yumurtayı fazla pişirdiği için kendisine kızacak...
İsyan
eden cümlelerini bir bir sıralayacak biriniz twitterda sonra yayın yönetmenine kızarak
avm önünde ünlü beklemeye gidecek...
Sabah
duşunu alırken onun yerinde olmadığı için mutlu olacak yeni meşhur olan bir
şarkıcı adayı, aynı topraklardan gelmesini hatırlayacak sonra kendi değişen
yaşamını düşünüp bir oh çekecek...
Sınıfa
giren öğretmen daha önce aynı kaderi paylaşan bir öğrencisini hatırlayacak
gözleri dolarak, sonra elini yeni belirmeye başlayan karnında gezdirip kendince
bir dua mırıldanacak...
En
hüzünlü türküsünü bugün söylediğini düşünecek radyo sanatçısı sabah gazetede
gördüğü bu haberle titreşecek sesi, sabah radyoda türkü dinlemeyi seven yaşlı kadın haberleri bilmese de
türkücünün sesindeki ölüm haberini alacak kendi kaderine yanacak...
Sonra
bir kadın evdeki tüm tozları almaya çalışırken birden hatırlayack kaderi, belki
de kaderini...
Sobaya
odun koyan ellerinin ne kadar çatlamış olduğunu gören bir başka çocuk gelin
isyanı bile unutmuş bir çığlıkla acıyacak haline...
Bir
babanne torunlarına bel ağrılarından yakınırken televizyonun dibine düşmüş genç
kızın ona çay getirmesini söylecek...
Kahve
servisi yaparken birden elindeki tepsidekilerin hepsini dökecek bir genç garson
kız, ona bakan ve belli ki acelesi olan saçlarının fönünden hala kurutma
makinesi kokusu gelen genç kadın sinirle manikürlü tırnaklarını yiyecek...
Facebookda
paylaşacak birileri bu haberi, birileri yorum yapacak...
Bir
kadın politikacı bir otogalerinin açılışında bu konuya değinmek isteyen
gazeteci kızı azarlayacak, yeri değil burası değil diye...
Hemşire
iğnesinin acıttığını bilmeden daha da bastıracak damarlarına hastanın, uzaktan
akrabasının kızının ölüm haberini televizyondan almışlığına içerleyecek...
Hastane
yatağında serumlarla yatan kadın inleyecek, ben burada acı çekerken gencecik
bedenler toprak oluyor diye...
Kadın
yemeğin tuzunu biraz fazla kaçıracak o gün.
Kuaför
bir daha çocuk gelin başı yapmayacağım diye yeminler ederken, ilk duruşmasına
giden avukat kadın yakasını düzeltecek karşısına çıkacak kadın hakime ait
söylenenleri bir bir hatırlayacak ve ilk olacak duruşmasında kavga eden iki komşudan
birinin avukatı olmak yerine tecavüze uğrayan kızları savunarak bu
ölümlerin intikamını almak isteyecek...
Lise
öğrencisi kız bugün yapılacak sınavdaki tüm sorulara ezbere bildiğini düşünerek
pencereden dışarı bakacak...
Bir
kuş uçacak uçacak uçacak...
Ve biz
yine bugün ölen o 14 yaşındaki kızı başına gelenleri unutup güne karışacağız...
11,5
yaşındaki kızı yatağına alabilecek kadar yüreksiz adamı düşün
Haydi
O da gençti diyelim...
12
yaşında çocuk doğurmasına müsade eden aile kurumuna ne demeli...
Kemik
yaşı daha büyükmüş...
13ünde
bir çocuk daha veren hayata isyan eden bedeni
14ünde
tek kurşunla artık ölü
İntihar
ya da cinayet...
Fark
eder mi savcı bu saatten sonra bu soruyu sorsa...
Cinayet
olsa değişecek mi kaderi kaderin...
İntihar
deseler koruyacaklar mı çocuk kadınların anneleri kızlarını...
İsyan
etmek yetmiyor elbet
Bu memleket
kız çocuğunu bu zihniyetle büyüttüğü sürece bu ne ilk ne son haber olacak...
İki
satır yazı öğretmekle de olmuyor bunun eğitimi, kadının adı yoksa hala bu
toplumda....ve kader hala bir kız çocuk ismiyse yüze vuran bir tokat gibi...kız
çocuklarımıza mavi, umut, yeşil, güneş, yaz, hayat diyemeyecek kadar kaderimize
terk edilmişsek, bir kış günü toprağa karışan Kader’in kaderini aslında bizim
çaresizliğimiz taa başından beri biliyormuş....
Belki
bir gün saçlarımdaki tüm saçlar bembeyaz olduğunda bu yazıyı okuduğumda bütün
bu yaşananlar gerçekten geçmişte kalır umudunu taşıyacak kadar umut bırakmayan memleket
gerçeğine buradan selam olsun...
KADER
aslında hepimizin....
Aucun commentaire:
Enregistrer un commentaire