unutmayacağım sözler sarf ediyorum bazen, unuturken bile aklımda kalanlar...sonra bir gün bir yerde yazıya dönüyor..seviyorum bu ardısıra sözcükleri, dudak aramdan çıkamayacak kadar uzun geliyor bazen, işte o anlarda kes yapıştır yaparak dolaşmak istiyorum...
zaman zaman facebook profilime yazdıklarımı paylaşacağım...unutmayayım diye nakarat yapıyorum aslında...
"kimse kimsesiz olduğunu bilmiyor...sabah uyandım, yan komşum gülümsüyordu, çok geçmedi yüzü düştü...bir ölüm haberi daha aktı gözyaşlarından...hayat dedim, bir varsın, bir yoksun..o zaman saklambaç oynamaya da gerek yok...sadece çocukluktan kalan bir alışkanlık...."
"gamsız...aradığım ruh hali buymuş...profilime ekleyim bir zahmet..."
"çoğunluk çoğulken tekilleşen bir dünyanın ıstırabı gibi...çoğaldıkça aynı kefeye sığışmaya çalışan tek tip elmalar gibi terazinin diğer tarafındaki ağırlıklardan daha hafif düşüncelere kayıp gidiyoruz...keşke bir dinlesek birbirimizi, biraz da dinlensek..."
NE VAR NE YOK
30.4.11
TRAMVAY
taksimdeydim diyebilmenin, tünele uzanmanın tek imzası...tüm kalabalığına rağmen beyoğlunu çekilir kılan yegane nostalji...değişen şehrin, değişen sokakların, değişen yüzlerin değişmeyen tek sevinci. o kalabalık caddede özgürce salınan tek güzel...
beni de götür
dünyayı dolaşsam, tüm güzellikleri görsem dahi...,işte şu manzara karşısında hüzünlendiğim, ümitlendiğim, sevinçlendiğim kadar olabilemem gibi geliyor...
boğazda salınan bir gemi, içine beni, kızlarımı, düşlerimi alıp gidiyor...bir fotoğraf karesine girerken farkında değil ama aslında bir hayatın tüm zamanlarına özlem olarak, özlemek olarak dalıp gidiyor...
o gemide benim istanbulumdan kalan hatıralarım var...
Inscription à :
Articles (Atom)